“`html
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan’dan Önemli Açıklamalar
TBMM’de düzenlenen Yeni Yol Grup toplantısında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, ”Terörsüz Türkiye” süreci, Gazze, Soma maden faciasının yıl dönümü ve çay fiyatları gibi önemli konulara değindi. Arıkan’ın ifadelerine göre:
“Ülkemizdeki mevcut gelişmeler ışığında, süregeldikleri 50 yıl boyunca acı çeken, çatışmalarla dolu ve ayrışmanın hâkim olduğu bir dönemden sonra, yeni bir başlangıç yapma fırsatı doğmuştur. Bu yarım yüzyıl içinde pek çok değer kaybettik. Zamanımızı, gençlerimizi, insanlarımızı, huzur ve güvenliğimizi kaybettik. En önemlisi de, geleceğe dair umutlarımızı asker adım geriye attık. Biz, inancımız doğrultusunda üstünlüğün asıl olarak takvada olduğunu kabul eden bir topluluğuz. 1071’de Sultan Alparslan’ın ordusunda Kürt askerlerinin bulunduğunu biliyoruz. Bu toprakların Türkler ve Kürtler için ortak bir vatan olduğunu kabul ediyoruz. Çanakkale’de, Niğbolu’da ve Yemen’de çeşitli cephelerde kanlarımızı birlikte döktüğümüzü unutmadık. Milli Görüş hareketi olarak, ilk günden itibaren Türk ve Kürt kardeşliği için önemli çabalar sarf ettik, terör sorununu çözmek için mücadele verdik. Bu süreçte, 1991 ve 1994 yıllarında iki ayrı rapor yayınladık. Cesaret isteyen bir dönemde, Erbakan Hocamız’ın Bingöl’deki konuşması nedeniyle siyasi yasakla karşılaşmasını da unutmamalıyız. 2009 yılında ise, yine Saadet Partisi olarak ‘Gönüllü Birliktelik ve Kardeşlik’ başlığı altında yeni bir rapor hazırladık.”
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE TANIMI YETERSİZ”
Milli Görüş Hareketi, ortaya koyduğu çabalarla her türlü itham ve idi ama geri adım atmadı. Biz kendi hedeflerimizi belirlemeye devam ettik. 1 Ekim’de Devlet Bahçeli’nin milletvekilleriyle el sıkışması, 12 Mayıs’ta PKK’nın silah bırakma açıklamasıyla daha fazla anlam kazandı. Akan kanın durması, şiddetin sona ermesi ve hak ve özgürlüklerin genişlemesi açısından atılacak her adım değerlidir. Biz, iktidarın terörle mücadele çabalarını destekliyoruz; ancak ‘Terörsüz Türkiye’ tanımı bu çabaları açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Yaşanabilir bir Türkiye hedeflemeliyiz. O Türkiye’de terör, kayyım, zorbalık ve ayrımcı politikalar olmamalıdır. Hakların korunduğu, hukukun üstünlüğünün sağlandığı, adaletin hâkim olduğu bir yapı oluşturmalıyız. İktidarın baskıdan vazgeçip, şeffaf yönetim sergilemesi gerekmektedir. Genel başkanlar ve temsilciler, kayıtsız bir şekilde içeride sürdürdüğümüz bu mücadelede yer almaktadır.”
“ÇÖZÜM ANKARA’DA, GAZİ MECLİS’TE”
Uzun yıllardır, ülkemiz sıkı yönetimler, olağanüstü durumlar, darbeler ve siyasi yasaklarla normalleşememiş bir yapıya büründü. İkinci yüzyılımızda bu sürecin tekrarını yaşamamalıyız. Sorumluluğumuz gereği, yaşanabilir bir ülke için her türlü fedakârlığı yapmaya hazırız. Bu süreç duygusal yaklaşımlarla değil, sağduyu ve strateji ile yönetilmelidir. Milli Görüş geçmişine dayanarak, barışın kan dökerek değil, emek harcayarak geleceğini söylemek istiyorum. Silahların bırakılması elbette önemli; bunun yanı sıra ayrıştırıcı zihniyetin de terk edilmesi gereklidir.”
“Dünya Çiftçiler Günü Kutlandı”
Bugün, aynı zamanda ‘Dünya Çiftçiler Günü’. Tüm çiftçilerimizin bu özel gününü kutluyorum. Çiftçilerimizin yıllardır karşılaştığı zorlukları biliyoruz. Fakat, burada sorulması gereken önemli bir soru var: 480 milyar lira nerede? Bu paranın nerede olduğunu bilmek zorundayız. Eğer bu iktidar, 2006 yılında çıkarılan Tarım yasasına uymuş olsaydı, çiftçilere 615 milyar lira ödeme yapmayı amaçlıyordu; ama bu gerçekleşmedi. Şimdi Türkiye’deki çiftçiler, üretim yapma kaygısıyla yüzleşiyor.”
“Çay Üreticilerine İhtiyaç Duyurulmalı”
Çay üreticileri zor durumda. Geçen yıl 17 TL taban fiyatla ödeme yapılırken, bu yıl sadece 25 lira 44 kuruş olarak belirlenmiştir. Oysa gübre ve mazot fiyatları yüzde 60 ve üzeri oranlarda artış göstermiştir. Çay üreticisinin sesi artık duyulmalı. Kendi çiftçisine kulak vermek ve desteklemek geçmişte olduğu gibi bir zorunluluk haline gelmiştir.
“`