“`html
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve bağlı kuruluşlarına yönelik yürütülen bir yolsuzluk soruşturmasında, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir suç örgütü kurduğu iddiaları gündeme geldi. Soruşturma, MASAK raporları, teknik takip, baz sinyalleri ve şüpheli tanık ifadeleri ile sürdürülüyor.
Soruşturma, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet, irtikap ve kara para aklama gibi suçlarla bağlantılı önemli bulgular içeriyor. Öne çıkan iddialar arasında, örgütün naylon faturalar ve paravan şirketler aracılığıyla suç gelirlerini akladığı ve kamu kaynaklarını madde olarak zarara uğrattığı yer alıyor.
Söz konusu soruşturma, kişisel verilerin yasadışı yollarla elde edilmesi, kaynağı belirsiz mal edinimi ve vergi kanunlarına aykırılıklar gibi diğer suçlamaları da kapsamaktadır.
MASAK raporları, İçişleri Bakanlığı’nın inceleme raporu ve vergi denetim raporları gibi somut deliller, soruşturmanın dayanağını oluşturmaktadır. Tapu kayıtları ve HTS ile baz sinyali analizleri, şüpheliler arasındaki bağlantıları net bir şekilde ortaya koyuyor. Şu ana kadar 25 tanık ifadesi alınmış ve bu bilgiler, örgüt içindeki ilişkilerin aydınlatılmasına önemli ölçüde yardımcı olmuştur.

İmamoğlu ve ekibi hakkındaki soruşturmada, tanık ifadelerinin büyük bir kısmının İBB çalışanları veya örgüt yöneticileriyle sıkı ilişkiler içinde bulunan kişilerden oluştuğu tespit edilmiştir. Gizli tanık olanlar yalnızca birkaç taneyi kapsamaktadır.
Soruşturmanın başlangıcında gerçekleştirilen ilk operasyonda 9 şüphelinin kaçtığı, kaçış süreçlerinden bazılarına profesyonel yöntemlerle yardım alındığı anlaşılmıştır. Yetkililer, soruşturmanın devam etmekte olduğunu ve yeni operasyonların planlandığına dair bilgileri paylaştı.
Dahası, İmamoğlu’nun kişisel cep telefonunu adli makamlara teslim etmediği, bunun yerine danışmanına ait ve İBB adına kayıtlı bir telefonu sunduğu iddia edildi. Operasyon sırasında İmamoğlu’nun kişisel telefonunun bulunmaması, delil karartma suçlamalarını alevlendirmiştir. Ayrıca, güvenlik görevlileri tarafından kolluk kuvvetlerinin 20 dakika süreyle engellenmesi, bazı delillerin kaybolmuş olabileceği ihtimalini gündeme getirmektedir.
Soruşturma, 2019 yılında CHP İstanbul İl Binası’nın satın alma sürecindeki incelemelerin derinleştirilmesiyle ve 2021’de İBB’nin açık hava reklam alanlarında gerçekleşen usulsüzlükler iddialarının araştırması ile birleşmiştir.
- Örgüt Lideri: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu
- Örgüt Yöneticisi: Medya AŞ Genel Müdürü Murat Ongun
- Örgüt Yöneticisi: İBB Spor Kulübü Genel Müdürü Fatih Keleş
- Örgüt Yöneticisi: İBB İştirakler Başkanı Ertan Yıldız
- Örgüt Yöneticisi: İmamoğlu İnşaat ve SSB Gayrimenkul Genel Müdürü Tuncay Yılmaz
- Örgüt Kasası: Adem Soytekin (Fatih Keleş ile bağlantılı)
- Örgüt Kasası: Ali Nuhoğlu (Fatih Keleş ile bağlantılı)
- Örgüt Kasası: Hüseyin Köksal (Murat Ongun ile bağlantılı)
- Örgüt Kasası: Emrah Bağdatlı (Murat Ongun ile bağlantılı)
- Örgüt Üyesi: Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık
Yürütülen soruşturma, örgütün dört önemli finansörünün Ekrem İmamoğlu ile doğrudan bağlantılı bir şekilde hareket ettiğini savunuyor. Bu şahısların örgüte kayda değer menfaat sağladıkları, hesaplarında olağan dışı yüksek miktarda nakit bulundurdukları ve büyük para transferleri gerçekleştirdikleri öne sürülüyor.
Soruşturmanın genişlemesi kapsamında bu kişilerin bankalardan çektikleri nakit paraların, örgütün amaçları doğrultusunda başka şahıs ve kuruluşlara aktarıldığı tespit edilmiştir. Gelişmeler doğrultusunda yeni deliller üzerinde değerlendirmeler yapılmaktadır.

İmamoğlu’nun temsil ettiği çıkara dayalı suç örgütüne yönelik soruşturma çerçevesinde, örgüt yöneticileri ve üyelerinin çeşitli suçlara karıştıkları iddiası gündeme gelmektedir. Bu iddialar arasında şu suçlamalar öne çıkıyor:
Kamu zararına neden olan adrese teslim ihalelerin düzenlenmesi; gerçekleşmeyen ihaleler aracılığıyla dolandırıcılık yapılması.
İBB’den ihale alan firmalardan hak ediş ödemeleri karşılığında rüşvet almak; imara aykırı yapılara ruhsat verme karşılığında örgüt adına rüşvet toplamak.
Naylon faturalar ve paravan şirketler vasıtasıyla suç gelirlerini aklamak ve suç paralarını örgüte aktarmak.
Değerli arazilerin belirli iş insanlarına devrini sağlayarak örgüte maddi fayda sağlamak.
Kişisel verilerin hukuka aykırı bir biçimde ele geçirilmesi, KVKK’ya aykırı kullanım ve yayma.
Kaynağı belirsiz mal edinimi ve vergi kanunlarına aykırılık.
Örgütün çıkarları doğrultusunda kamuoyunu yönlendirmek amacıyla gazetecilere ve influencerlara maddi menfaat sağlamak.
CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın satın alma sürecine ilişkin yeni ayrıntılar gün yüzüne çıktı. Ekrem İmamoğlu’nun daha önce bu süreçten bilgisinin olmadığını belirtmesine rağmen, süreci yakından yönettiği anlaşılmıştır.
İncelemeler sonucunda, Beylikdüzü Belediyesi’nden 6 milyon TL, Beşiktaş Belediyesi’nden 3 milyon TL ve Şişli Belediyesi’nden de 800 bin TL’nin bir avukatlık ofisine taşındığı tespit edilmiştir. Bu adreste büyük miktarlarda para depolandığı ve bu sürecin Tuncay Yılmaz ile Fatih Keleş tarafından denetlendiği ortaya çıkmıştır.
Ayrıca, İmamoğlu’nun para transferlerinin gerçekleştiği dönem boyunca Yılmaz ve Keleş ile üçer kez telefon görüşmesi gerçekleştirdiği belirlenmiştir. Bu durum, parti içinde tartışmalara yol açarken, kamuoyunda geniş yankı bulmuştur.
2021 yılının Nisan ayında Ali Nuhoğlu’nun 50 bin TL sermaye ile kurmuş olduğu şirketin, Emirgan’da 32 milyon TL karşılığında üç villa satın aldığı gündeme geldi. Fakat şirket, bu alımdan sonra uzun bir süre faaliyette bulunmamıştır.
2024 yılının Mart ayında şirketin sermayesinin para transferleri ile 46 milyon 800 bin TL’ye yükseldiği tespit edilmiştir. Kısa süre içerisinde şirket, Ekrem İmamoğlu’na ait İmamoğlu A.Ş.’ye 15 milyon TL bedelle devredilmiştir. Bu süreçte şirketin 46,8 milyon TL sermayesi ve 50 milyon TL değerinde üç villasının bulunuyordu.
Söz konusu satışın ardından dikkat çeken bir başka gelişme yaşandı. Ali Nuhoğlu’nun, İstcon A.Ş. aracılığıyla Kiptaş ile 2,1 milyar TL değerinde bir sözleşme imzaladığı ve bu kapsamda 199,5 milyon TL ödeme aldığı tespit edilmiştir. Bu durum, şirket devri ile Kiptaş ihalesi arasında bir bağlantı olup olmadığına dair soru işaretlerini akıllara getirmiştir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şirketlerden hak ediş alan bazı firmaların, bu ödemelerin bir kısmını Ekrem İmamoğlu’na ait şirketlere yönlendirdiği gözlemlenmiştir. Yapılan araştırmalarda, İBB iştiraklerinden para alan şirketlerin, İmamoğlu İnşaat’tan mülk satın aldıkları ve İmamoğlu’na yakın kişiler aracılığıyla İmamoğlu A.Ş.’ye para aktardıkları anlaşılmıştır.
Bu süreçte dikkat çeken en çarpıcı örneklerden biri Kültür A.Ş.’den 193 milyon TL ödeme alan BVA firmasıdır. Firmanın sahibi Murat Kapki’nin, bu ödemenin ardından “daire parası” adı altında İmamoğlu İnşaat’a 50 milyon TL transfer ettiği tespit edilmiştir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şirketlerde gerçekleştirilen incelemeler, İmamoğlu’na yakın bazı kişilerin suç örgütü faaliyetlerinde yer aldığını ortaya koymuştur. Bu kişilerden biri olan Adem Soytekin, örgütün gizli varlıklarından biri olarak tanımlanmış ve İmamoğlu İnşaat’ta görev yaptığı belirlenmiştir.
Soytekin’in adına kayıtlı şirketlər, ihaleler ve doğrudan temin yolu ile oldukça fazla iş almış ve kaynağı belirsiz paralarla birçok gayrimenkul edinmiştir. MASAK raporları, tanık ifadeleri ve HTS kayıtları, Soytekin’in hesaplarında toplamda 600 milyon TL varlık bulduğunu ve 2020-2024 yılları arasında hesabına geçirdiği 1,25 milyar TL’nin çeşitli şirketlere dağıldığını ortaya koymuştur.
Öte yandan, Soytekin’in İBB’den iş alamayan iş adamlarından rüşvet aldığı, bu rüşvet oranlarının yüzde 10 ile 20 arasında değiştiği ve bu doğrultuda hak ediş ödemelerinde bulunulduğu belirtilmiştir.
Bununla birlikte, İmamoğlu İnşaat’ın 2017 ve 2018 yıllarında 8 taşınmazını bedelsiz olarak Soytekin’in şirketine devrettiği ve bu taşınmazların bir kısmının da bedelsiz olarak Fatih Keleş’e aktarıldığı iddiaları dikkat çekmektedir.
Beylikdüzü’ndeki bir inşaat firmasının, ruhsat ve iskan almak amacıyla İmamoğlu’nun kasası olarak bilinen Soytekin’in sahibi olduğu Asoy İnşaat’a 13 daireyi bedelsiz devrettiği de tespit edilmiştir.
Soytekin’in suç gelirlerinin bir kısmını örgüt faaliyetleri için Fatih Keleş’e teslim ettiği ve üçüncü şahıslar aracılığıyla boş şirketlere sermaye artırımı yoluyla para aktardığı anlaşılmıştır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait şirketlerdeki suç faaliyetlerini yöneten kişiler arasında Murat Ongun ön planda yer almaktadır. Suç örgütü yöneticisi olarak tanımlanan Ongun’un, Kültür A.Ş. ve Medya AŞ. üzerinden suç gelirleri elde ettiği belirlenmiştir. Ongun’un suç faaliyetlerini, Medya AŞ. yöneticisi Barış Kılıç, çocukluk arkadaşı Emrah Bağdatlı, reklamcı Hüseyin Köksal ve Mustafa Nihat Sütlaş gibi isimler üzerine inşa ettiği tespit edilmiştir.
Ongun’un başında olduğu yapılardaki işlerde Barış Kılıç’ın sahte ihaleler gerçekleştirdiği, Emrah Bağdatlı’nın ise ihalelerin sonuçları ve nakit akışı ile ilgili yönetim yaptığı anlaşılmaktadır. Belge sahteciliklerinin ortaya çıktığı süreçte, emniyetin operasyonları neticesinde birçok evrak ve mühürlerin ele geçirildiği bildirilmiştir.
Ongun’un suç şebekesinin önemli bir parçası, çeşitli gazeteciler ve influencerlardan oluşan medya yapısıdır. Örgüt medyasının kontrolü, gazetecilere ve bağımsız influencerlara yapılan ödemelerle sağlanmaktaydı. Ongun’un Soner Yalçın ve İsmail Saymaz ile işbirliği içinde çalıştığı, Halk TV, Tele 1 ve Milli Gazete gibi medya kanallarında yer alan kişilere elden ödemeler gerçekleştirildiği belirlenmiştir.
Ayrıca, Emrah Bağdatlı’nın bu ödemeleri lojistik olarak üstlenmiş olduğu ve Ongun ile yapmış olduğu yoğun telefon görüşmelerinin dijital verilerle doğrulandığı ortaya konmuştur.
Ongun’un organizasyonunda yer alan Mustafa Nihat Sütlaş tarafından kurulan “reklamistanbul” adlı şirketin, vatandaşların kişisel verilerini toplayan yapay zeka tabanlı bir yazılım aracılığıyla kullanıldığı ve bu bilgilerin yönlendirme amacı taşıdığı tespit edilmiştir. Rüşvet talep eden iş insanlarına ise tehditle baskı yapıldığı belgelerde yer almaktadır.
Öne çıkan bir başka iddia, Bakırköy Belediyesi’nin bir AVM sahibinden otopark işletimini talep etmesi, talebin reddedilmesi durumunda ise rüşvet istenmesidir. İlgili şahıslara 3 ile 5 milyon euro arasında rüşvet talepleri yapılmış ve aynı zamanda AVM’ye 197 milyon TL’lik para cezasının kesilmesi gerektiğine dair tanık ifadeleri ve HTS kayıtları belgeleri ortaya konmuştur.
2021 yılında Sedat Kapudağı adlı bir şikayetçinin ihbarıyla başlayan inceleme, yapılan araştırmalarla dev bir yolsuzluk dosyasını gün yüzüne çıkarmıştır. Toplamda 68 milyar lira değerinde olduğu belirlenen bu vurgunun açık hava reklam sektörü üzerinden gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.
Kültür A.Ş. ve Medya A.Ş. bünyesindeki ihalelerde yolsuzluk yapıldığı tespit edilmiş olup, bu suç örgütünün liderinin Murat Ongun olduğu saptanmıştır. Örgüt organizasyonunu Kültür A.Ş. Yönetim Başkanı Gürkan Akgün, Genel Müdür Serdal Taşkın, İpek A.Ş. Genel Müdürü İpek Elif Atayman ve Kültür A.Ş. Reklam Daire Başkanı Kaan Sürmgöz üstlenmektedir.
Teknik veriler, açık hava reklam ihaleleri öncesinde Ekrem İmamoğlu, Murat Ongun, Necati Özkan, Murat Kapki, Eyüp Subaşı, Murat İlbak ve Hüseyin Köksal’ın üç farklı mekanda toplantılar gerçekleştirdiğini ortaya koymuştur. Bu toplantılarda hangi ihalelerin hangi firmalara verileceği, kazanacak teklifler ve kaybedecek firmaların teklifi hakkında bilgiler belirlendiği anlaşılmaktadır.
Açık hava reklam ihalelerinin büyük çoğunluğunun belirli 4 isme verildiği tespit edilmiştir.
İhalelerin daha az oranda İnan Boztaş, Umut Şenol, Mete Sarısaltun, Edip Cenk Ünalerzen, İrfan Karadaş, Ahmet Talha Bilgin ve Kâmil Timur Delibaş’a ait firmalara verildiği tespit edilmiştir.
Reklam mecralarının ihale sayıları ile fiilen kullandıkları mecralar arasında büyük farklılıklar olduğu, bu fark üzerine suç gelirinin oluşturulduğu ve örgüt üyeleriyle firmalar arasında paylaşıldığı saptanmıştır.
Suç gelirlerinin paravan şirketlere naylon fatura kesilerek aktarımının sağlandığı, paravan şirket sahiplerinin parayı nakit olarak örgüt yöneticisi Fatih Keleş ile Ekrem İmamoğlu’nun kişisel çantacısı Vedat Şahin’e teslim ettiği belirlenmiştir.
Bazı mecraların ihale ya da sözleşme olmaksızın belirli firmalara kullandırıldığı, zaman zaman sözde tespitler yapılarak düşük ecri misil bedellerinin Kültür A.Ş. tarafından belirlendiği, gelirlerin büyük bir kısmının örgüt üyeleri ve firmalarca paylaşıldığı tespit edilmiştir.
Reklam alanlarının işgal yoluyla kullanılması sırasında ilgili işletmelerin zabıta tarafından uyarılması gerekirken bu önlemlerin alınmadığı, Alper Aydın ve diğer isimlerin naylon fatura şirketleri üzerinden suç gelirlerini akladıkları anlaşılmıştır.
Bir diğer açık hava reklam yolsuzluğu ise şirketlerin özel şahıslardan kiraladıkları alanlarla ilgili sözleşmelerin Kültür A.Ş.’ye yönlendirilmesi ve burada muvazaalı sözleşmelerin imzalatılması yoluyla elde edilen gelirlerin yine örgüte aktarılması şeklinde gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.
“`